Depremi Deneyimleme Türüne Bağlı Olarak Kişilerdeki Kaygı ve Semptom Düzeylerinin İncelenmesi

6 Şubat depremlerinde yaşanan yıkım ve kayıplar toplumun psikolojik sağlığı üzerinde derin izler bırakmıştır. Bu izlerin onarılması ve sonraki süreçte meydana gelebilecek afetlerin oluşturabileceği hasarları en aza indirebilmek amacıyla mevcut durumun farklı bağlamlarda, detaylı bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı da depremi dolaylı olarak deneyimleyen bireylerin deprem kaygısı ve semptom düzeylerini deprem bölgesinde bir yakına sahip olma, deprem sonrası günlük medya takibi, deprem sonrası suçluluk duygusu yaşama sıklığı ve demografik değişkenler (cinsiyet, yaş, öğrenim durumu) bakımından incelenmesidir. Bireylerin deprem kaygı ve semptom düzeylerinin ölçülmesinde Deprem Kaygı Ölçeği ve Kısa Semptom Envanteri kullanılmıştır. 18-60 yaş aralığındaki 205 katılımcıdan Google Forms aracılığıyla toplanan veriler incelendiğinde; deprem kaygı düzeyinin deprem sonrası günlük medya takibine göre farklılaştığı, semptom düzeyinin deprem bölgesinde yaşayan bir yakına sahip olup olmamaya göre farklılaştığı, cinsiyetin ve eğitim düzeyinin hem deprem kaygısı hem de semptom düzeyi üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca; yaşın deprem kaygı düzeyi ile ilişkisi incelendiğinde, yaştaki artışa bağlı olarak deprem kaygı düzeyinde azalmanın olduğu belirlenmiştir. Son olarak, deprem sonrası suçluluk duygusu yaşama sıklığı arttıkça hem deprem kaygısı hem de semptom düzeyinin arttığı, yani aralarında pozitif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Elde edilen bulguların toplumdaki tüm bireyleri kapsayan önleme ve müdahale programlarının geliştirilmesi ve duyarlı bir afet dilini içeren afet kültürünün oluşturulması noktasında destekleyici olabileceği düşünülmektedir. 
Makaleyi İndir